23 Mayıs 2012 Çarşamba

TANIŞALIM MI?

Ben İstanbul'a henüz 12 gün önce Adana'da ki herşeyini bırakıp taşınmış, okulu bitirdikten sonra kendi şehrinde tutunamayan benzer hikayeye sahip tüm o tasarım mezunu gençten biriyim...
Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Tasarım Bölümü mezunuyum, tasarım benim hayat deyince anladığım şey sanırım, eğer tasarımcı olmasaydım ne iş yapıyor olurdum inanın hiç düşünmedim bile çünkü sanırım bulamazdım...

Bu şehire geldim, ailemi, odamı, şehrimi, sevgilimi, tüm o alıştığım rahatlığı, bildik ve tanıdık olma duygusunu, güveni orada bıraktım.
Bi ucundan bi ucuna tek otobüsle gidebildiğiniz, sokaklarında hep tanıdık yüzler görebildiğiniz, asla trafiğin tıkanmadığı, herşeyin bol ve bereketli yetiştiği, kışı bahar havasında yaşadığınız bir şehirden tam bir bilinmezliğin ortasına geldim..
Üzgünüm çünkü benim şehrimde tasarımcı diye bir kavram henüz yok, '-tekstil tasarım mezunuyum ben' dediğinizde boş gözlerle size bakan insanlar var...Mesleğine bu kadar anlam yükleyen insanlar için gitmekten başka tercih bırakılmıyo sanırım...

Mezun olduktan sonra 2 yıl Adana'da bişeyler yapmaya çalıştım, malesef "ay banada bi gelinlik çizersin artık" tarzı iş arkadaşlarından ve "işletme falan gibi bişeyler okusaydın iyiydi" tarzı işverenlerden öteye gidemedi iş maceralarım...
Kalkıp gelmek zordu, herkes için olduğu gibi...Geri kalan hayatınızın kaderini elinize alma kararı herzaman zordur çünkü...Korkular, üşenmek, atalet, olumsuzluk ve bilinmezlik duygusu ve nasihatleri bitmeyen tüm o insanlardan sıyrılıpta buna cesaret etmek, bana en soğuk gelen bilinmez yere doğru yürümek galiba uyguladığım en ciddi karardı...

İşimi yapamadıkça kendimi körelmiş, işe yaramaz, amaçsız hissetmeye başlamıştım. Hayat gittikçe anlamsızlaşmaya başlıyordu benim için, sürekli kendimi 'burada ne işim var benim?' diye hissederken buluyordum, hayat bu olmamalıydı, tüm o felsefik kitaplar, enerjinin gücü, çekim yasası, dünyanın üzerine kurulu olduğu spiritüel yasalar, aslında tanrıyı içimizde taşıdığımız falan tüm bunlar içi boş zırvalar çıkmamalıydı, o kitaplara çok uzun bir zamanı harcadım ve işe yaramalıydı...
Neyi nerede yanlış yapıyorum diye kendime sormaktan yoruldum....Artık bi adım atmalıydım, çok iyi bir tasarımcı olmak isteyipte Adana'da yaşamaya devam etmek büyük bir çelişkiydi çünkü.Önce bu çelişkiyi ortadan kaldırmam gerekiyordu.

Sonunda harekete geçtim tıpkı şu kaçkere izlediğimi bile bilmediğim filmde dediği gibi;

"-Sonunda "arayışın fiziği" olarak adlandırdığım birşeye inanmaya başladım, arayış fiziğinin kuralı böyle birşey ; tanıdık ve konforlu olan herşeyi arkanızda bırakabilecek kadar cesursanız, - ki bunlar evinizden eskiden içinizde kalan bir gücenmeye kadar herşey olabilir- gerçeği aramak için bir yolculuğa çıkarsanız -ki bu yolculuk içinizde yada dışarıda olabilir- bu yolculuk boyunca başınıza gelecek her türlü olaya bir ipucu olarak bakmaya niyetliyseniz ve yol boyunca tanıştığınız herkesi bir öğretmen olarak kabul edebilecekseniz, hazırsanız ve en önemlisi de kendiniz hakkındaki en zor gerçeklerle yüzleşip affedebilecekseniz işte o zaman gerçek sizden saklanamaz...(Eat, Pray, Love)

Evet işte şimdi buradayım ev arıyorum, iş başvuruları yapıyorum sürekli -henüz kayda değer bi geri dönüş yok-, evet korkuyorum, ümitsizliğe kapılıyorum çoğu zaman ama biliyorum korkudan kurtulamam, sadece ona rağmen hareket etmem gerek...

Bu şehirde hayatın bana neler getireceğini merakla bekliyorum, hayatımın nereye doğru akacağını da...
Bu blogu yazmaya karar verdim, okulda, katıldığım tasarım yarışmalarında ve okul sonrasında yaptığım tüm tasarımları burada teker teker hikayeleriyle paylaşıcam.
Belki birileri beni buradan duyabilir, hı ?


1 yorum:

  1. SELAM içten paylaşımlarınız için teşekkür ederim. Anladığım kadarıyla uzun zamandır blogunuzla ilgilenmemişsiniz. Şimdi nerelerdesiniz? Neler yapıyorsunuz?

    YanıtlaSil