29 Temmuz 2012 Pazar

OKUNTU

(İTKİB 5. KUMAŞ TASARIM YARIŞMASI)


3. sınıfta iken günlerden birgün okulun ilan panosunda "İTKİB Yaratıcılığın İpleri Elinizde" isimli bir yarışma afişi gördüm. Bir tema altında 6 parçadan oluşan kendi oluşturacağımız kumaşlardan oluşan bir koleksiyon hazırlamamız isteniyordu, dokuma benim favori derslerimden biriydi ve o dönem aklımda yaratıcı bir fikir vardı ;)


(yaratıcı diyorum çünkü 3 yıl önce aksesuarlarda iğne yada boncuk oyası kullanmak hiç yaygın bir tasarım fikri değildi -ki zaten o yüzden o zaman jürinin ilgisini bir hayli çekti- şimdi gel gör ki ev hanımlarından takı tasarımcılarına, hobi dergilerinden kadın programlarına kadar herkes iğne oyalarıyla birton aksesuar tasarlamış ve artık neredeyse herkese böğ gelmiş durumda) 


Bizim ev iğne ve boncuk oyalarıyla dolup taşar, Anadolu'nun her şehrinde olduğu gibi Adana'da da iğne oyası epey yaygınmış zamanında.Saolsun anneannem babaannem,çeyiz olsun diyerekten ablam ve beni düşünerek bir hayli işlemişler zamanında, hatta babaannem "kızım ben bunu gazlambasının ışığında yapmıştım zamanında" demişti, ellerine gözlerine sağlık.

El emeği, eski ve yöresel herşeye olan merakım gibi oyalarada hayli meraklıyımdır ve 3. sınıfta onları kumaşlarla nasıl birleştirip tasarlayabileceğim konusuna takmıştım, hazır beynim böyle bir tasarım fikriyle meşgulken bunu neden bu yarışmayla birleştirmeyeyim ki dedim :)

Ertesi gün evdeki tüm -koca bi çanta- iğne ve boncuk oyasını sandıktan çekmeceden falan toparlayıp atölyeye getirdim, uygun renkleri konbinleyebileceğim şekilde ayırdım, uygun bobinleri seçtim ve kağıt üzerinde birkaç eskiz çıkardım.
Fakat hala aklımda bir konu yoktu, bu fikri ve tasarımları yarışmada nasıl bir tema adı altında sunabilirdim? Yarışmaya katılacağım konunun dolayısıyla ismin vurucu ve ilgi çekici olması benim için çok önemli bu yüzden oyaları ve oyaların yörelerini, tarihçesini araştırmaya başladım.Size -Otağ-ı Hümayun- yazısında bahsettiğim odası kütüphane gibi olan sevgili hocamın odasına da uğradım tabi ve oyaların çeşitlerinin ve tarihçesinin anlatıldığı bir kitap bulunca pekte şaşırmadım :)
Acaip işime yaradı, fakat hala oluşturacağım koleksiyonun bir ismi yoktu, fikir vardı isim yoktu, koleksiyonuma yöresel bi isim koymak istiyodum konseptine uygun olması açısından.Uzun süre araştırdım fakat hala içimi tam anlamıyla kelebeklendiren bir isim yoktu, neyse bende isimde arkadan gelir nasılsa diye başladım dokumaya. 
1. yada 2. kumaşımı dokurken bi isme ihtiyacım olduğunu bilen bi arkadaşım bana 'Okuntu' diye bişeyden bahsetti;
-"ya eskiden Anadolu'da köylerde okuntu diye bişey varmış onu biliyomusun ?" dedi bana
-"yoo" dedim "nası bişeymiş?".
-"eskiden köylerde düğün olacağı zaman davetiye yerine böyle iğne oyası, eşarp yada mendil dağıtarak davet ederlermiş konu komşuyu, eski bir gelenekmiş"...

Bingo ! :) Okuntu. Süper...Hem konuyla uyumlu hem geleneksel, o gece baya bi okuntu geleneğini araştırdım ve epey bi bilgiye ulaştım hatta bi ara temanın adını "D'okuntu" mu koysam diye düşündüm ama yok okuntu başlı başına güzel ve yeterli bi isimdi.

İşte anneannemin ve babaannemin güzel ellerinden çıkan iğne ve boncuk oyalarını rengarenk iplerle ve tülbent parçalarıyla birleştirip el dokuma tezgahında dokuduğum "OKUNTU" temalı kumaş tasarımı koleksiyonum ;

-hazırlık aşamaları-




Ve dokumalarım ;









Dosyamı yolladıktan yaklaşık 1 hafta sonra İTKİB'ten arandım ve dosyamın ilk 30 finalist arasına girmeye hak kazandığı söylendi ve mülakat için İstanbul'a gittim.
Rossi Barbarossa, İdil Tarzi, Ezra-Tuba Çetin gibi değerli tasarımcıların arasında bulunduğu bir jürinin önüne çıktım, fikrimin ve tasarımlarımın aldığı övgüleri duymak tüm o yorgunluğa değdi - hezamanki gibi-...










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder